• 11 Ağustos 2016
  • Cemre Yılmaz
  • 0
Paylaş

1815’in 17 Nisan’ı en büyük ve tartışmasız en ölümcül patlamasına şahit oldu: Endonezya’nın Tambora yanardağının resmen tepesi attı.

İstatistikler akıllara durgunluk verecek cinsten. Öncül olaylar dizisini takiben, birbirinden bağımsız bütün depremlerin ardından, yanardağ tahminlere göre 150 kilometre-küpün üstünde (iki gün boyunca göğü karartan) toz ve 50 kilometre-küp, en az 44 km yüksekliğinde toz bulutu oluşturan magma püskürttü.

Tambora-1

Yaşanan bu büyük patlama 2 bin 600 km uzaklıktan duyulabilecek kadar gürültülüydü. Patlama sonucunda yanardağın yüksekliği –tahmini olarak- 4 bin 300 metreden bugünkü yüksekliğine, yani 2 bin 850 metreye düştü.

Tam olarak kaç kişinin öldüğü kesin değil. Tahminler çok değişken: Küresel Volkanizma Programı (Global Volcanizm Program) 60 bin kişinin öldüğünü öne sürerken yanardağ bilimci Clive Oppenheimer “71 binin üzerinde” bir tahminde bulunuyor. Birleşmiş Milletler Jeoloji İncelemeleri (United States Geological Survey) ise (açlıktan ölenlerle birlikte) 92 bin kişilik bir yıkım ortaya koyuyor. Bu rakamlar, bazı depremlerin yol açtığı yıkımla ölçülebilir cinsten değil. Bu nedenle Tambora patlaması, insan kayıpları yönünden dünyanın en ölümcül ve yıkıcı patlamalarından biri, diyebiliriz.

Tarihin en büyük yanardağ patlaması

Peki öyleyse, Tambora patlaması tam olarak ne kadar büyüktü? Depremler gibi yanardağları da logaritmik büyüklük ölçeğinde ölçeriz ve yanardağlar için Volkanik Patlama Endeksi (VPE) olarak adlandırırız. Ölçek 1982 yılında geliştirildi ve o günden beridir aynı ölçeği kullanıyoruz. Yani, tarihsel patlamaların ölçümü etkili bir şekilde “geriye dönük” olmalı.

VPE, püsküren materyalin hacmine dayanır (depremler için ise ölçüt açığa çıkan enerjidir) ve yıkımın ardında bıraktığı fiziksel deliller sayesinde yaklaşık olarak bu hacmi tahmin edebiliriz. Ölçeğin en düşük ucunda (VPE 0) günlük yaşanan ve metre-küplerle ifade edilebilecek materyallerin püskürdüğü süregelen patlamalar yer alır. En üstte (VPE 8) ise süper-devasa denebilecek patlamalar vardır. (Bu türden patlamalar oldukça nadir görünür. Bilinen en yakın VPE 8 patlaması, yaklaşık iki milyon yıl önce gerçekleşen Yellowstone olayıdır.)

Tambora-Patlamas-ı2

Tambora VPE 7 olarak ölçüldü. Bu açıdan baktığımızda büyüklüğü, neredeyse yarım yüzyıl sonrasında patlayan Krakatoa’dan bir ölçü daha fazlaydı. Aynı zamanda, tüm zamanların en çok bilinen iki patlamasından da, MS 79’da Pompei’deki Vezüv yanardağının patlamasından ve 1980’de Amerika’daki St. Helens yanardağının patlamasından, iki ölçü daha büyüktü.

1815: Yaz Yaşanmayan Yıl

Yukarıdaki verilerden Tambora patlamasının gücünü görebilirsiniz. Ancak bu olayı özel kılan kısım, yaşamsal istatistiklerin ötesindedir: Tambora, Dünya sistemlerinin nasıl çalıştığının açık bir gösterisidir – ayrıca bir volkanik patlamanın etkisinin yakınındaki bölgeler dışına nasıl uzandığının ve beklenmedik mesafelere uzanan etkileri mümkün kılacak fiziksel durumların da…

Yanardağlar tozun yanında gaz da püskürtürler ve bu gaz (çoğunlukla sülfür içermekle birlikte) çevre kirliliğine yol açan maddelerin oluşması için çekirdek görevi görür. 1815 patlaması, Oppendeimer’a göre, “belirgin iklim endişelerine yol açacak şekilde … stratosferin yaklaşık 60 metresine sülfür enjekte etti”.

(İllüstrasyon: Taylor Shute)
(İllüstrasyon: Taylor Shute)

Bu endişeler iklimsel soğumayı da kapsıyordu. “Bir sonraki yıl, kuzeydoğu ABD’yi, Canada’nın deniz kıyısı şehirlerini ve Avrupa’yı anormal bir soğuk hava dalgası vurdu.” diyor Oppenheimer. “Mısır tozlanıp yayılamadı ve patlamanın New England’dan göçün hızlanmasında etkisi büyüktü ve epidemik tifüs salgınını yaygınlaştırdı.”

Tüm bunlar, Tambora patlamasının bir yıl sonraki sonuçları olarak yaşandı, ortalama küresel sıcaklık yaklaşık 1 derece C düştü ve 1816 yılını “Yaz Yaşanmayan Yıl” olarak hafızalara kazıdı.

Yanardağlar ve kitlesel yok oluşlar

Tambora, etkileri bir yıl ya da daha uzun süre için kalıcı olan tek bir patlamaydı. Daha büyük (ve neyse ki çok daha seyrek ölçekte) yanardağlar her zaman bu şekilde davranmazlar; ama bazen etkileri birkaç yıl sürebilir – hatta en verimli durumlarda, milyonlarca yıl…

Bu tür büyük olaylar, akışkan bazalt patlamalar, kitlesel lav platoları (ya da ‘kapanları’) oluştururlar – Hindistan’daki Deccan Kapanları ya da Kuzey Amerika’nın Columbia River platoları gibi.
Tambora’dan birçok kat büyük bu tür akışkan bazalt olayları, atmosfere olağanüstü miktarlarda sülfür püskürttüler ve sonuç olarak da iklimde felaket etkiler yarattılar. (Columbia River platosu, iki milyon yılın üzerinde bir periyotta, yaklaşık 170 bin kilometre-küp püskürttü.)

Bu yıkımlarla gezegenin büyük kitlesel yok oluşları arasında bir ilişki olduğu açık. Bilim insanları, dinozorların sonunun, aynı dönemlerde yaşanan Deccan Kapanları patlaması ile ilgisi olabileceğini tartışıyorlar.

Tambora-yanardağı-768x510

Tambora – Henüz ölmedi

Tambora, Java’dan Sumatra adaları yayı boyunca uzanan, oldukça aktif volkan zincirinin bir parçası ve henüz işi bitmedi. 2014’ün ilk yarısında Küresel Volkanizma Programı (1-4 arasındaki bir ölçekte) Tambora’nın alarm düzeyinin 2 olduğunu raporladılar. Ancak önceki üç patlamaları en fazla VPE 2 büyüklüğündeydi – yani henüz panik yapmak için bir neden yok gibi görünüyor.

Yazan: Jennifer Young
Çeviren: Cemre Topcu

Kaynak: decodedpast.com 


Paylaş

Cemre Yılmaz

ODTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden 2015 yılında mezun oldu. Felsefeye, psikanalize, dilbilime, bilişsel bilimlere ilgi duyuyor. Kuramsal kitapların yanı sıra bilimkurgu ve fantastik roman okuru. Film izlemek ve kitap okumak dışında 2014 yılından bu yana Düşünbil, Libido ve Godfather dergilerinde ve Düşünbil Akademi’de genel koordinatörlük yapıyor.