Paylaş

Matthew Meyer’in “Şeytani ruhlarla buluşma saati”’nden iki illüstrasyon.

Japon folklorunun porsuk benzeri şekil değiştiren yaratıkları Tanuki’ler, alçak ve tez canlı bir gruptur. Bir hikayede, bir tanuki neşe içinde bir buharlı trene dönüşür ancak ters yönden gelen gerçek bir tren tarafından ezilir. Bir başka hikayede, tanuki yaşlı bir kadını öldürür ve ondan çorba yapar; sonra da kadının şekline bürünüp kocasına çorbayı servis eder.

Michael Dylan Foster’ın “ Yokai[1] Kitabı: Japon Folklorunun gizemli yaratıkları” adlı eserinde tanuki benzeri birçok fantastik canavar bulmak mümkün; kitap, geçtiğimiz yıl Amerikan raflarında çok satanlar arasına girmeyi başarmış az sayıda eserden biri olma özelliği taşıyor.   

Haziran’da Zack Davisson, Japonya’nın en sevilen ve en korkunç hortlaklarının tarihine eleştirel bir bakış açısı sunan “Yurei: Japon Hayaleti” adlı kitabını yayımlayacak. Her ikisi de canavarların süslü resimleriyle, tahta baskılar ve orijinal illüstrasyonlarla canlandırılmış akademik metinler.  

 

Michael Goldstein’ın “Yokai Karakter Koleksiyonu”(PanAm Books) ise daha resimli bir kitap.  Dehşet verici bir Zindan& Ejderha kullanım kılavuzu görünümü ve hissi veren kitap, Japon röntgencilerden tutun da şövalyelerin ve cinlerin yerini alan insan benzeri şemsiyelere kadar her çeşit tuhaf varlığa yer veriyor. Kitabın illüstrasyonlarından sorumlu Chip Boles, bir mokumokuren’in yani yüzlerce gözle dolu sürgülü bir kapının ve çoğunlukla insanları ve atları boğmakla suçlanan bir su şeytanı olan kappa’nın neye benzediğini düşlemeye çalışırken hayli eğleniyor gibi görünüyordu.     

Ve şimdilerde Matthew Meyer’in yakında çıkacak olan “ Şeytani Ruhları Ziyaret Saati” konuşuluyor, yokai’lere ansiklopedik bir yaklaşım sunan kitapta her yaratığın görünümüne ve en sevdikleri mekanlara dair notlar da bulunuyor. Meyer’in tabloları, geleneksel Japon ahşap baskılarının canlı renklerini Asya korku filmleri ve çağdaş manga referanslarıyla birleştiriyor. Sonuç, kurgusal olmayan, resimli rehber olarak iki katı kapsamlı efsaneler ve yokai’lere dair ıvır zıvır belirsiz bilgiler içeren ciltli bir kitap.

Birleşik Devletler’deki bu yokai dalgasının nedeni nedir? Bunun nedeni istikrarlı Japon kültürel ihraçlarının akımına maruz kalan Amerikan nesilleri mi? Haruki Murakami bunlardan birkaçına romanlarında yer verdi. Bu arada(Prenses Mononoke’deki kafası sallanan kodama[2], ağaç ruhları; 2003’de en iyi animasyon film dalında Oscar kazanan Ruhların Kaçışı(2001) filmindeki aktörlerin tamamı)yağmacı topluluklar da Hayao Miyazaki ‘nin filmlerinde arz-ı endam ettiler.  

Çok daha fazlası Amerikalıların evlerine video oyunları ve ticaret kartları vasıtasıyla girdi. Mülti milyon dolarlık bir oyuncak ve video oyunu imparatorluğu olan Pokémon’un ve onun kültürel egemenliğine yönelik (yakın zamanlı) en büyük meydan okumanın sahibi (yaratıcı referanslarını saklama gereği duymayan) animasyon serisi  “Yo-Kai Watch,”’ında birçok karakteri yokai’lere dayanıyor. Bütün bu canavarlar— değiştirilmiş ve sevimli hale getirilmiş olarak— hayranların orijinal metinleri araştırmasına ilham verdi.

Lisans öğrencisi olarak Japon edebiyatı ve folkloru bölümlerine gelen gençlerin çoğu popüler kültürden etkileniyorlar.” diyor Indiana Üniversitesi’nde bir folklor profesörü olan ve “Kıyamet ve geçit töreni: Japon canavarları ve Yokai kültürü” adlı kitabın yazarı Foster. Ve ekliyor: “ Bu tür şeylerle büyüyorlar, animeler ve manga ile, ve bütün bunların nereden geldiğini bilmek istiyorlar.“

Yokailer hakkındaki hikayeler Japonya’da yüzyıllar boyu anlatılagelmiştir. 11.yy klasiği “ Genji’nin Hikayesi”nde veya çağdaş anime dizilerinde mononoke veya “gizemli şeyler” dedikleri varlıklar her zaman popüler olmuştur. Yokai’ler Japonya’da filmlerde, çizgi filmlerde, reklam panolarından tutun da bira şişelerindeki etiketlere neredeyse her yerdeler. Son yokai çılgınlığı 1980’lerde Edo dönemine (1603-1868)[3] kadar uzanan bir dizi rağbet dalgasının parçası olarak  başladı ve o zamandan beri enerjik biçimde sürüyor. Geçtiğimiz yıl, “Yo-Kai Watch” Japonya’da en çok satan video oyunuydu ve bu yıl oyunun Birleşik Devletler’de satışa çıkarılması planlanıyor.

Göreceli olarak, yokailer hakkındaki binlerce metin ve akademik çalışmanın az bir kısmı Japonca’dan tercüme edilmiştir; ki bu da son zamanlarda çıkan kitapları orijinal hikayeler arayan ancak bu dile dair becerileri akıcı olmayan okuyucular için daha değerli hale getiriyor.  “Yokai Kitabı” nda Foster,  Japonya’nın Heian dönemine[4] uzanan halk hikayeleri ve metinlerden ve bir 10.yy. yazarı olan Abe no Seimei’nin(Çağdaş manga ve anime’de genç ve güzel androjen bir büyücü olarak yeniden doğan orta kademe bürokrat) çalışmalarından olduğu kadar Japon folkloru çalışmalarının kurucularından biri olarak kabul edilen bir 20.yy. alimi ve hevesli hikaye koleksiyoncusu Kunio Yanagita’nın öykülerinden alıntılara da yer veriyor.

Halen yeni metinler ve hikayeler keşfediliyor ve tercüme ediliyor ve bu açıdan bakılınca kaynak içeriklerin bolluğu yokai araştırmacıları için hem bir nimet hem de bir lanet olabilir. Dönemden döneme ve hatta şehirden şehire değişkenlik gösteren bir yaratığı nasıl tanımlarsınız? “ Bir yokai’den bahsedildiğini gördüğümde, çoğu zaman sadece ‘kappa, vesaire vesaire diyorum” diyor Foster. ” Dolayısıyla sorumluluğum gerçekten de durumu zorlaştırmaktır, böylece insanlar kappa’nın nerede ve ne zaman konuştuğunuza bağlı olarak çok farklı şeyler olabileceğini anlayacaktır.

Elinde pişirilmemiş bir kalıp soya peyniri tutan koca kafalı uşak Tofu-kozo gibi hikayeleri unutulmuş ancak geride resimleri kalmış canavarlar da var. “Bunun gibi bir sürü resim var ancak kimse neden var olduklarını bilmiyor.” diyor Foster.  “Bu bir Edo dönemi reklam kampanyası olabilirmiş ama hepsi söylentiden ibaret.

Michael Goldstein’ın “Yokai Karakterleri Koleksiyonu“ kitabından bir Chip Boles İllüstrasyonu

Yokailer arasında en tüyler ürpertici olanlar, tipik Batı hayaletlerine hiç benzemeyen ölü ruhlar  yureilerdir. Bir dizi klasik manganın çevirmeni olan Davisson, “Yurei: Japon Hayaleti” adlı kitapta birkaç çeşit yurei profili çizer. En ünlü iki ruhtan biri korkunç Okiku’(efendisinin tabaklarından birini kırdıktan sonra kendisini bir kuyudan aşağı atan/atılan genç bir kız)dur. Diğeri ise olabilecek en kötü eşle lanetlenmiş talihsiz bir kadın olan Oiwa’dır. Genellikle sol gözü yanağına akar vaziyette resmedilir; bu kocasının onu zehirleyerek öldürme teşebbüsünün bir sonucudur.

Yureiler yüzyıllar boyu sayısız resme ve illüstrasyona ilham kaynağı olmuştur fakat muhtemelen bunlar arasında en etkilisi Maruyama Okyo’nun  “Oyuki’nin Hayaleti” adlı eseridir. Sanatçı bu eseri yakın zamanda ölen sevgilisinin anısına atfetmiştir. Kadının— uzun saçlı, soluk kıyafetli ve ayakları olmayan- hayaleti sanatçıya bir rüyada görünmüş ve tablo da resimler, baskılar ve Kabuki karakterlerinden tutun da korku filmlerine kadar gelecekteki bütün Japon hayaleti görselleri için standart bir model haline gelmiştir.  “Tablodan sonra” diyor Davisson “hepsi buna benzedi.” 

Hayranlar, zaman içerisindeki bu evrimleri izlemenin yanı sıra, yokai hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi edinmeye bayılıyorlar. Bu, birçok kitabın neden illüstrasyonlarla süslenmiş  ansiklopedi görünümde olduklarını ve neden bu varlıkların detaylı çetelelerini ve tanımlamalarını içerdiklerini açıklayabilir.

Bugün Japonya’daki pop kültüre baktığınızda, birçoğunun gerçekten de bu kataloglama arzusuna, bu çeşit ansiklopedik hayal gücüne dayandığını görebilirsiniz” diyor bir Japonolog ve “Aklımdaki Godzilla: Canavarların Kralının 50 Yılı”adlı kitabın yazarı Bill Tsutsui.

Asırlık canavarlar neden bir koleksiyoncunun yeteneğine (eğilimine) sahip olmayan okuyucular için bile büyüleyici kalmaya devam ediyor? “ onlarda bu dünyaya ait bir gizem var” diyor Tsutsui. “Bunu geçmişin folklor anlayışında bulabilirsiniz: etrafımızdaki dünyanın güzel ve muhteşem olduğuna fakat aynı zamanda korkutucu da olabileceğine dair bir algı.”

 

[1] Japon folkloründe doğaüstü canavarlar, ruhlar ve şeytanlardan oluşan bir sınıf/kategori.

[2] Yunan mitolojisindeki ağaç perilerine benzer ruhlar.

[3] veya Tokugawa dönemi 24 Mart 1603 tarihinde Edo’da Tokugawa Ieyasu tarafından Tokugawa Şogunluğu’nun kurulmasıyla başlar ve 3 Mayıs 1868’de Meiji Restorasyonu’nun başlamasıyla sona erer. Edo dönemi Japonya’nın ilk modern dönemi olarak tanımlanmaktadır ve bu yıllar arasında Japonya dış dünyaya kapalı kalmış olup ekonomik büyüme, sıkı toplumsal düzen, istikrarlı bir nüfus ile sanatın ve kültür alanında gelişmeler yaşanmıştır.Edo ayrıca Japonya’nın günümüzdeki başkenti olan Tokyo’nun eski adıdır.

[4] Klasik Japon tarihinin son bölümüdür ve adını başkenti bugünkü Kyoto olan Heian-kyō’dan almaktadır. Konfüçyüsçülük ve diğer Çin etkileri doruk noktasındayken Japon tarihinde yerini almış bir dönemdir. Heian Dönem’inde sanata, özellikle de şiir ve edebiyata önem verilmiştir. Heian kelimesi Japonca “barış” veya “sükûnet” anlamına gelmektedir.

Yazar: Robert Ito
Çeviri: Zeynep Şenel Gencer
Kaynak: New York Times 

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com